gebelik doğum hamilelik yumurtlama günü

Haziran 4, 2011

Emzirme

Emzirme

Bebeğinizi emzirdikten sonra da emmeye devam etmek istiyorsa, emme içgüdüsünü tatmin etmek için olabilir. Bebeğin miğde kapasitesinden fazla emmesi de kusmasına neden olur. Bu durum sürekli oluyor ise, bebeğinize emzik vermeniz en doğru hareket olacaktır. Emzikler sanılanın aksine heç bir tıbbi veya psikolojik sorun yaratmazlar. Emzik kullanan bebeklerde anelerin dikkat etmesi gerek en önemli husus, emziğin temizliği ve hijyenidir.

Bebeğinizin kusmasına neden olabilecek ikinci bir husus ise, bebeğin gaz sancılarıdır. Bebeklerde genelde 3-4 aya kadar gaz sancıları ile karşılaşılabiliyor. Emzirirken kısa aralar vererek, bebeğin gazının çıkmasını bekleyip emzirmenize devam edebilirsiniz. Unutmayın, anne sütü bebeğiniz için çok değerlidir.

Mayıs 19, 2011

Kadın Prezervatifi

Kadın Prezervatifi

Erkeklerin korunmak amacıyla kullandığı prezervatif e (kondom) alternatif olarak kullanıma sunulan ve son yıllarda Avrupa ve Amerika ile Ülkemizde de kullanımı yaygınlaşan kadın prezervatifini incelemeye aldık.

Kadın prezervatifi Nedir ?

kadin-prezervatif.jpgKadın prezervatifi 17 santimetre uzunluğunda (more…)

Mart 17, 2011

Hamilelik Öncesi Tetkik ve Muayeneler

Hamilelik Öncesi Tetkik ve Muayeneler

Bir birlikteliğin, yaşantısında önemli kararlardan birisi re bebek sahibi olmaya karar vermektir. Eski zamanlarla kıyaslandığında günümüzde, sahibi olup olmamaya karar vermek daha çok kontrolümüzdedir. Eski yıllarda gebelik15.jpgbayanların geneli ileri yaşlarda bebek sahibi olmayı tercih ediyorlar. Bir bayanın en verimli dönemi 20 li yaşlarının ilk yılları dır. 35 yaşından sonra ise doğurganlık özelliği giderek azalmaya başlar.İlk doktor ziyaretini hamile kaldıktan sonra yapmak her zaman yeterli olmayabilir. Sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirmek, sağlıklı ve rahat bir doğum yapmak ve sağlıklı bir bebeğe sahip olmak için hamile kalmaya karar verdiğinizde doktorunuzla görüşmeniz önemlidir.Doktorunuz hem sizin hem de dünyaya getirmeyi planladığınız bebeğinizin zarar görmesini engellemek için bazı muayene ve tetkikler yapacak size sağlıklı bir hamilelik dönemi için önerilerde bulunacaktır.

Hamilelik öncesi muayene

Anne olmaya karar verildiğinde ilk yapılması gereken gebeliği takip etmesi istenilen hekim ile temasa geçmek, randevu almak ve muayeneye gitmektir. Gebelik öncesi muayenenin birtakım amaçları vardır. Sağlık durumu ile ilgili amaçların dışında sizin hamileliğinizi takip etmesini ve doğumunuzda eşlik etmesini arzu ettiğiniz hekiminizi tanımanız ve pozitif diyalog kurmanız açısından da bu ilk ziyaret son derece önemlidir. Doktorunuzla kuracağınız diyalog hamilelik takiplerinin önemli bir detayıdır.

Doktorunuz “ben bebek sahibi olmak istiyorum” diye başvurduğunuzda sizin genel sağlık durumunuz ile ilgili ana hatları çıkartmaya çalışacak ve olası problemleri saptayarak bunları tedavi edecektir.

Muayenenin ilk aşaması görüşmedir. Bu görüşmede doktorunuz ilk önce sizi tanımaya çalışacaktır. Yaşınız, mesleğiniz, kaçıncı evliliğiniz olduğu gibi sizin için önemsiz görünebilecek bazı bilgiler doktorunuza önemli ipuçları verebilir. Bunlardan mesleğiniz özellikle önemlidir. Meslek ile ilgili faktörler genel sağlık durumu dışında hamilelikte de zararlı olabilmektedir.

Doktorunuz daha sonra kalp hastalığı, diyabet, karaciğer hastalığı, böbrek hastalığı gibi kronik sistemik hastalığınız olup olmadığını sorgular. Bu hastalıkların varlığı hamileliğin size zarar vermesine neden olabileceği gibi bebeğinizin sağlıklı gelişimine engel olabilmesi açısından da önemlidir. Sistemik hastalıklar gözden geçirildikten sonra sıra daha spesifik olan jinekolojik hastalıklara gelir. Myom, yumurtalık kisti, endometriozis gibi hamileliğe engel olabilecek durumların varlığına yönelik ipuçları aranır ya da daha önceden bu tür durumların varlığı tespit edilmiş ise uygulanan tedaviler ve sonuçları ile ilgili bilgi edinilir. Bazı jinekolojik hastalıklar ve enfeksiyonlar hamile kalmada güçlüğe ya da hamile kalındığında düşüklere neden olabildiğinden jinekolojik öykü son derece önemlidir.

Obstetrik öykü olarak adlandırılan ve daha önceden yaşamış olduğunuz hamilelikler ile bunların sonuçları ile ilgili bilgiler de önemli ipuçları verebilir. Eğer daha önce doğum yaptıysanız bebeklerin doğum haftaları, doğum kiloları, doğum şekli, eylem ve doğum sırasında yaşanan özellikler değerlendirilir. Eğer daha önceden tekrarlayan düşükler, sakat ya da ölü doğumlar varsa doktorunuz yeniden hamile kalmanıza izin vermeden önce bunların nedenlerini araştırmak ve gerekiyorsa tedavi etmek isteyecektir.

Bu ilk görüşmede hem anne hem de baba adayının aile geçmişleri sorgulanır, soylarında genetik geçiş gösteren herhangi bir anomali ya da hastalığın olup olmadığı araştırılır. Bu tür bir problem varlığında doktorunuz gebelik öncesi genetik danışmanlık isteyebilir.

Görüşmenin bir başka amacı da anne-baba adayının yaşam ve beslenme alışkanlıklarının ortaya çıkarılmasıdır. Bu alışkanlıklar hamileliğe ve bebeğe zarar verebileceği için mutlaka sorgulanmalıdır.

Düzenli ya da düzensiz kullanılan ilaçlar hekim ile tartışılmalı, bunların gebeliğe ve bebeğe olan etkileri sorgulanmalıdır. Öte yandan alerji varlığı ve hangi maddelere karşı allerjik olunduğu da önemlidir.

Muayene

Öykü alındıktan ve kişinin genel sağlık durumu ile ilgili detaylı bilgi edinildikten sonra sıra muayeneye gelir. Bu jinekolojik muayenede standart muayeneden farklı bir işlem yapılmaz.

Muayenede vajinal ve pelvik enfeksiyonlar araştırılır. Transvajinal ultrasonografi ile rahim ve yumurtalıkların durumu değerlendirilir. Myom, kist, endometrioma varlığı araştırılır.

Eğer daha önceden yapılmadıysa ya da yapılmış olsa bile üzerinden 1 yıldan fazla zaman geçmiş ise mutlaka smear testi yapılmalıdır.

Muayenenin son aşaması boy,kilo ve tansiyon tespitinin yapılmasıdır.

Laboratuar incelemeleri

Öykü ve muayeneden sonra sıra bunlarla saptanamayan faktörlerin incelenmesi gerekir. Bu inceleme laboratuar yardımıyla yapılır. Bilinenin herhangi bir hastalığı olmayan kişilerde rutin testler istenir. Rutin testler şunlardır:

  • Tam kan sayımı
  • Tam idrar tetkiki
  • Anne ve babanın kan grupları
  • Toksoplazma ile ilgili testler
  • Rubella (kızamıkçık) ile ilgili testler
  • Hepatit B ile ilgili testler
  • Açlık kan şekeri (AK?) bakılması son zamanlarda önerilmemektedir çünkü AK? sadece var olan aşikar diyabeti gösterir. Bunun yerine 50 gram glukoz ile yapılan tarama testi daha önemli bilgiler verebilir.

Bunlar dışında belirli bir yakınma ya da bulgu varsa buna yönelik incelemeler yapılır. Örneğin adet düzensizliği varlığında tiroit ve prolaktin hormonları da dahil olmamak üzere detaylı hormon incelemesi gerekli olabilir. Jinekolojik hastalık dışında bir patoloji saptandığında doktorunuz ilgili branştan konsültasyon isteyecektir.

Öneriler

Tüm incelemeler yapıldıktan ve hamile kalmaya engel bir durum olmadığı gösterildikten ya da var olan patolojiler tedavi edildikten sonra sıra önerilere gelir.

Yapılan tetkiklerde rubella’ya karşı bağışık olmadığınız saptanırsa aşı olmanız gerekir. Ancak bu aşı canlı virüslerden yapıldığı için aşı sonrası 3 ay süreyle hamile kalmamanız ve bu sürenin sonunda bağışıklık gelişip gelişmediğini kontrol ettirmeniz gereklidir.

Eğer diyabet (şeker hastalığı) saptanmış ise kan şeker düzeyinizin mutlaka normal düzeyde tutulması gerekir Yapılan araştırmalar kan şekeri yüksekliğinin hamilelik üzerinde olan olumsuz etkilerinin döllenme olmadan çok daha önce başladığını ortaya koymuştur.

Gebelik ve anne olma heyecanı sağlıklı bir yaşam için mükemmel bir motivasyon aracıdır. Bu kararı veren pek çok kadın alışkanlıklarını kendi isteği ile değiştirmekte, pek çoğunun eşi de ona destek olmak maksadıyla ona uymaktadır. Sonuç daha sağlıklı bireyler ve aile olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sigara: Sigarayı bırakmak için anne olmayı istemekten daha iyi bir sebep olamaz. Sigara kadında yumurta, erkekte sperm sayı ve kalitesini azalttığından gebe kalmada güçlüğe neden olabilir. Sigara içen gebelerin bebekleri düşük doğum ağırlıklı olabilmekte, bu kadınlarda düşük ya da erken doğum daha sık görülmektedir. Yeni yayınlanan bir çalışmada gebelikleri boyunca sigara kullanan kadınlardan doğan erkek çocukların ileriki yaşamlarında suç ve şiddete olan eğilimlerinin artmış olarak bulunması ilginçtir.

Alkol: Benzer şekilde alkol de gebe kalma şansını bir miktar azaltır. Anne karnında alkole maruz kalan bebeklerde uzun dönemde zeka gerilikleri, öğrenme bozuklukları, davranış bozuklukları görülebilir. Yine yapılan bir çalışmada haftada 1-5 kez alkol kullanan kadınların hiç kullanmayanlara göre daha zor gebe kaldıkları saptanmıştır. Alkol erkekte de sperm sayısı ve kalitesini azaltır.

Stres: İsrail’de yapılan bir araştırmada infertilite tedavisi gören kadınlarda stres gidermek maksadı ile meditasyon yapanlarda gebeliklerin daha kolay elde edildiği sonucuna varılmıştır. En sağlıklı ve kolay stres giderici egzersizdir.

Beslenme: Gebelikte olduğu gibi gebe kalmaya karar verildiğinde de beslenme son derece önemlidir. Suni tatlandırıcılar, kafein gibi pek çok maddenin kullanımı azaltılmalıdır. Kilo fazlalığı varsa bunları vermek için en iyi dönem gebelik öncesidir. Çünkü gebelikte diyet önerilmez. Yaygın kanının aksine beslenme bozukluğu olmayan kişilerde hamile kalmadan önce vitamin takviyesi gerekmez. Bu durumun istisnası folik asittir.

Hamile kalmadan önce B grubu vitaminlerden biri olan folik asit takviyesi faydalı olmaktadır. Günde alınan 400-800 mikrogram folik asit bebekteki merkezi sinir sistemi anomalilerini %50’ye yakın oranda azaltır. Buna karşın folik asidin düşük olasılığını da arttırdığına dair az sayıda araştırma da mevcuttur. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi üreme çağındaki her kadının her gün folik asit almasını önermektedir.

Önemli noktalar

Gebe kalınıp kalınamayacağı önceden bilinemez.Hiçbir hekim ya da kişi, hiçbir kimseye çocuğun olur ya da olmaz diye garanti veremez. Tabii ki bunun istisnaları vardır. Rahmi ya da testisleri olmayan bireylerden oluşan çiftlerde doğal olarak gebelik olmaz. Ancak anatomik olarak hiçbir problem olmasa bile %15 vakada açıklanamayan kısırlık olduğu unutulmamalıdır.

Gebe kalmaya karar verildiğinde doğal olarak ilk yapılacak şey korunmayı bırakmaktır. Uygulanan yönteme bağlı olarak üreme yeteneğinin geri dönmesi 0-3 ay kadar sürebilir.

Gebe kalmak için en uygun dönem 28 günde bir adet gören kadında kanamanın başlangıcından itibaren 12-15. günlerdir.

Gebe kalma şansını arttırmak için düzenli bir cinsel yaşam ve haftada en az 3 ilişki faydalı olur. Bu şekildeki çiftlerin %75’i 6 ay içinde gebelik elde eder.

Çiftlerin %15 inde 1 yılın sonunda gebelik olmaz. Bu çiftlerin infertilite araştırılması açısından hekime müracaatı gerekir.

Mart 13, 2011

Polikistik Over

Polikistik over sendromu, kadınlarda en sık görünen hormon bozukluğudur. Kadınların yaklaşık yüzde 6’sınında görülmektedir. Polikistik over sendromu tanısı almış olan kadınlarda düzensiz adet görme veya adet görememe, kısırlık ve kıllanma gibi problemler görülebilmektedir. Polikistik over sendromu, uzun dönemde bir takım sağlık problemlerine neden olabileceği bilinmelidir.

Polikistik over belirtileri nelerdir?
Düzensiz adet görme, gebe kalamama ve başlıca yüzde (çene altı ,dudak üstü), göğüs ortasında ve karın alt bölgesi ile iç bacaklarda olmak üzere kıllanma; polikistik over sendromu tanısı almış olan kadınların belli başlı belirtilerini oluşturmaktadır. Deride de yağlanma ve sivilcelenme olabilir. Daha ileri dönemdeki polikistik over sendromlu hastalarda saçlarda dökülme, sesde kalınlaşma ve kaslanma görülebilmektedir. Ancak belirtiler de kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor. Yani her polikistik over hastasında adet düzensizliği ya da kıllanma görünmeyebilmektedir.

Polikistik over sendromu (PCOS) olan kadınlarda insulin hormonu ya çok fazla miktarda üretilir ya da ürettikleri insulin hormonu, çalışması gerektiği gibi çalışmamaktadır. Bu da polikistik over sendromlu kadınların neden kilo almaya bu kadar eğilimli olduklarını veya kilo vermekte zorlandıklarını açıklamaktadır. Ayrıca diabet, hipertansiyon ve kalp hastalıklarının görülme riski de fazladır.

Polikistik Over Nedenleri nedir?
Polikistik over Sendromunda, genetik; nedenler arasında ön plana çıkmaktadır. Normal olarak her ay yumurtalıklarda birkaç yüz yumurta birbirleri ile yarışa girer ve gelişen yumurta olmak için büyümeye başlarlar. Ancak bunlardan en güçlüsü büyür ve diğer yumurtaların büyümesini engeller, dolayısıyla her ay bir yumurta gelişir ve diğerlerini imha eder. Polikistik over sendromunda ise bütün yumurtalar bir anda gelişmeye başlar ve hiçbiri tam gelişme düzeyine gelişemez ve orta boyda takılı kalırlar. Yumurtalığın içinde kalan bu yumurta kesecikleri aynı zamanda erkeklik hormonu da salgılandığı için polikistik over sendromunun belirtileri gözlenir.

Polikistik Over tanısı nasıl konuyor?
Bir kadında, düzensiz adet görme ve belirli bölgelerinde kıllanma varsa polikistik over sendromu tanısı kolaylıkla konabiliyor. Hastalığın tanısı, hikaye, fizik muayene ve laboratuar sonuçlarına dayalı olarak konulur. Doktorunuz size, adet düzeniniz, kıllanma olup olmadığı ve sağlık durumunuz hakkında bir takım sorular soracaktır. Fizik muayene sırasında, androjen fazlalığına ait bulgular gözden geçirilip, kan basıncınız ölçülür. Doktorunuz ayrıca bel kalınlığı, kalça genişliği, boy ve kilonuzu ölçer. Polikistik over sendromlu hastalarda , sıklıkla yumurtalıklarda küçük kistler inci kolyesi gibi bir görüntüye neden olur.
Doktorunuz ultrason muayenesi yaparak bu görüntünün olup olmadığını gözden geçirir. Ama ultrasonda polikistik görünümün görüntülenmesi şart değildir. Normal kadınların %10 unda da aynı şekilde yumurtalıklar ultrasonda polikistik görüntü verebilir. Biyokimyasal olarak da kanda hormon düzeyleri ve diabete ait bulgulara bakılır. Ancak bu testlerin yapılması da şart değildir.

Eğer bir kadın, adet düzensizliği ve aşırı kıllanma ile geliyorsa aksi kanıtlanmadığı sürece bu durum polikistik over sendromudur.

Polikistik Over Tedavisi?
Polikistik over Sendromunu, genetik nedenli bir hastalık olmasından dolayı tedavi etmek imkansızdır ancak var olan sorunlara çözüm bulunuyor. Endometriyum kanseri, kalp hastalığı ve diabeti önlemek için bu hastaların uzun süreli tedavileri gereklidir.
Düzenli egzersiz yapmak vucudun insulin kullanımını iyileştirilir, polikistik over sendromunun belirtilerini düzeltir. Günlük en az 30 dakika egzersiz yapmak, bir çok semptomun düzelmesini sağlar.
Bir çok hastada kilo vermek insulin seviyelerini düşürerek ovulasyonun tekrar başlaması için yeterli olabilmektedir. Ayrıca düzenli egzersiz yapmak kıllanma artışını da yavaşlatır.

Tedavi şekli gebe kalmayı düşünüp düşünmemenize bağlı olarak değişiklik gösterir. Eğer gebe kalmayı planlamıyor iseniz , gebelik planlayıncaya kadar, doktorunuz düzenli adet görmeniz veya kıllanma için doğum kontrol hapları ve başka bazı ilaçlar önerebilir. Tedaviden sonuç almanız birkaç ayı bulabilir. Bu ilaçlar hali hazırda olan kıllanmayı yok etmez. Bunların artmasını önler. İstenmeyen tüyleri lazer, epilasyon gibi yöntemler ile giderebilirsiniz. Eğer gebe kalmayı düşünüyor iseniz yumurtlamayı sağlayacak birtakım ilaçlar önerilir. Polikistik over sendromu tanısı olan bazı kadınlara insulin düzeyini düşürecek ilaçlar verilebilir.
Unutulmaması gereken esas nokta, polikistik over sendromunun uzun dönemdeki etkilerini önlemek için diyet, egzersiz çok önemlidir. Gelecekte rahim ve yumurtalık kanseri açısından düzenli doktor muayenelerinin yapılması ihmal edilmemelidir.

Ocak 25, 2011

ERTESİ GÜN HAPI (ACİL KONTRASEPSİYON)

ERTESİ GÜN HAPI (ACİL KONTRASEPSİYON)
Makalelerim
Ertesi gün hapı kullanımı giderek yaygınlaşmakta ve bu konuda bize gelen sorular da giderek artmaktadır. Bu konuda elimizde kesin veriler olmamakla birlikte ertesi gün haplarının yaygın kullanımı ile istenmeyen gebelik nedeniyle yapılan kürtajların sayısının %50 oranında azalacağı düşünülmektedir.

Etki Mekanizması İki tip ertesi gün hapı bulunmaktadır: Birincisi en eski yöntem olup, 4 tane doğum kontrol hapı (östrojen+progesteron) içermektedir. İkincisi ise sadece bir progesteron olan Levonorgestrel içermektedir. Levonorgestrel esas olarak yumurtlamayı engelleyerek etki gösterir. Ayrıca sperm hareketini ve rahim ağzındaki mukusun yapısını değiştirerek gebelik oluşumunu engeller. Her iki ilacında etkili olabilmesi için döllenme olmaması gerekir, döllenme olduktan sonra alındığında hiçbir etkinliği yoktur. Genel olarak bakıldığında

Levonorgestrel içeren hapların etkinliği ve dolayısı ile başarı oranı daha yüksektir. İlaçların Güvenilirliği Her iki ilacında en önemli yan etkisi bulantı-kusmadır. Levonorgestrel içeren haplar (Norlevo) için önemli bir kısıtlama yoktur. Östrojen ve progesteron içeren kombine haplar (Prevent) klasik migren ve daha önce damarda pıhtılaşma-pıhtı atması öyküsü olanlarda kullanılmamalıdır. Eğer hasta ilaca rağmen gebe kalırsa bu ilaçların bebek üzerinde önemli bir etkisi yoktur. İlaçlar genel olarak şüpheli cinsel ilişkiden sonra ilk 72 saate alınmalıdır. Levonorgestrel içeren haplar 5 güne kadar etki göstermekle birlikte geçen sürenin uzaması ile birlikte etkinliği azalmaktadır. İlk 12 saat içerisinde alındığında etkinlik maksimum olup %98 oranında gebeliği önlerken, 5.günde alındığında bu oran %50�ye düşmektedir.

Levonorgestrel içeren kutulardaki iki hap 12 saat arayla veya birlikte alınabilir. Ertesi gün hapından hemen sonra doğum kontrol hapı, vajinal ring veya patch gibi hormonal doğum kontrol yöntemlerine başlanabilir. Ayrıca doğum kontrol gibi hormonal doğum kontrol yöntemleri ile korunan kadınlarda 2 veya daha fazla hap unutulması durumunda hapa devam edilirken hapın alınmadığı dönem için ertesi gün hapı kullanılabilir. Yan Etkiler Ertesi gün haplarının en önemli yan etkisi bulantı-kusmadır. Levonorgestrel içeren hapları kullanan kadınların %23�ünde ciddi düzeyde bulantı görülmektedir. Kusması olan hastalarda ilaç dozunu tekrarlamaya genellikle gerek olmaz, çünkü kusma oluncaya kadar geçen sürede ilaç emilmiş olmaktadır. İkinci önemli yan etkide adet zamanının değişmesidir. Adetin (28 günlük period) erken döneminde ilaç alan kadınlarda adet kanaması genellikle erken başlamaktadır, periodun ortasında ilaç alınması durumunda kanama erken veya zamanında olmakta ve periyodun geç dönemlerinde ilaç alınması durumunda adet genellikle normal zamanında başlamaktadır. Genel olarak bakıldığında hastaların üçte birinde adet erken başlamaktadır.

SONUÇLAR

1. Acil doğum kontrol hapları veya ertesi gün hapları ilk 12 saat içerisinde kullanıldığında %98 oranında etki gösterirken, 5.günde bu oran %50�ye düşmektedir.

2. Doğum kontrol hapı kullananlarda 2 veya daha fazla hap unutulması durumunda bu ilaçlardan yaralanılabilir.

3. Her iki ilacında en önemli yan etkisi bulantı-kusmadır. Ayrıca adet kanaması dönemi genellikle beklenenden daha erken gerçekleşmektedir.

4. Bu hapların ruti kullanılan bir doğum kontrol yöntemi olarak önerilmesi tartışmalı olmakla birlikte şu anda önerilmemektedir.

Ocak 15, 2011

Gebelik ve Emzirme Döneminde Oruç Tutmak

Gebelik ve Emzirme Döneminde Oruç Tutulabilir mi?

Dinimizin gereklerinden olan oruç, gebelik süresince bebek ve anne adayına etkileri açısından bilimsel çalışmalarda çok az ele alınmıştır. Hamilelik ve oruç ilişkisi ile ilgili yayınlanan çalışmalar daha çok, kendi isteğiyle oruç tutmuş insanlardan elde edilen verilere dayanmaktadır.

Gebelik ve oruç ilişkisi ile ilgili, bilimsel veriler eksik olmasına karşın hamilelik süresince kan şekerinin düşme eğilimin artmış olması ve annenin karnındaki bebeğin ihtiyaçlarının gün geçtikçe artması nedeniyle, gebelik ve emzirme dönemi oruç tutmak için uygun bir dönem olarak kabul edilmemektedir.

Oruç tutulması vücudun enerjiden yoksun kalmasının yanında sıvıdan da yoksun kalmasıyla anne adayında halsizlik, bayılma hissi gibi durumlara neden olacak, haftalık alınması gerekli kilo miktarı alınamayabilecek ve idrar yolu enfeksiyon riskini artacaktır.

Ancak müslüman ülkelerinde, hamile iken oruç tutan birçok anne adayı vardır ve bu dönemi bir sorun yaşamadan atlatmaktadır. Ancak oruçla birlikte düşen kan şekerine bir tepki olarak oluşan yağ hücresi yıkımı ve devamında kanda biriken keton adlı maddelerin, anne karnındaki bebeğe geçtiğinde onun beyinsel gelişimini nasıl etkileyeceği tam (more…)

Ocak 11, 2011

Seasonale : 3 Ayda Bir Adet Görmek

Seasonale Nedir ?

Seasonale düşük doz doğum kontrol hapları ile aynı içeriğe sahiptir. Ancak 21 hap yerine 91 adet hap içermektedir. Bu haplardan 84 tanesi aktif madde içeren gerçek ilaçlarken geriye kalan 7 tanesi herhangi bir madde içermeyen plasebo (etkisi olmayan) haplardır. 84 günlük kullanımdan sonra 7 tane plasebo hapın kullanıldığı günlerde adet kanaması gerçekleşmektedir. Ülkemizde bulunmamaktadır.

Seasonale’nin yan etkileri nelerdir?girls.gif

Seasonale kullanan kadınların %7.7’si ara kanamalar nedeni ile ilaç kullanımını bırakırken geleneksel haplarda aynı nedenden dolayı tedaviyi bırakan kadınların oranı ise %1.8’dir. Ara kanamalar kullanımın ilk aylarında ortaya çıkmakta ve zaman içinde ortadan kalkmaktadır.

Adet kanamasının miktarı açısından bakıldığında ise sanılanın aksine 3 ayda bir adet görüldüğünde kanama çok fazla miktarda olmaz,hatta normal zamanlardan daha kısa ve az miktarda gerçekleşmektedir.

Seasonale’in içeriği geleneksel doğum kontrol hapları ile aynı olduğundan bu hapların kullanımında ortaya çıkan kalp krizi, inme, felç ve damar tıkanıklığı gibi istenmeyen etkiler yeni ilaç için (more…)

Ocak 4, 2011

Bebeğin Aşıları

Bebeğinizin doğumundan itibaren, yapılması gereken aşılarıyla ilgili çeşitli sorular aklınıza takılmaya başlar. Aşılamanın önemi konusunda yeterli bilince sahip olmanız gerektiğiniz söyleyen uzmanlar, aşılar hakkında en çok merak edilen 10 soruyu belirleyerek, sizler için yanıtlarını açıkladı.

Anne ve baba olarak, aşılar hakkında en çok merak ettiğiniz soruları ve yanıtlarını sizler için sıralıyoruz.

1- İçinde virüs ya da bakteri bulunan aşılar bebeğime zarar verir mi?

Aşılar canlı , ölü bakteri veya virus ya da bunların antijenik bir kompanenti şeklinde olabilir. Canlı aşılarda zayıflatılmış olarak bakteri veya virüs mevcuttur ve bebeğinizin bağışıklık sistemi, bu yarı canlı virüs ya da bakteriyi yener. Böylece o hastalığa karşı korunma sağlanmış olur. Bu tür aşılar bebeğinizin vücuduna zarar vermez.

2- Aynı günde iki canlı aşı yaptırılabilir mi?

İki canlı aşı aynı günde yapılabildiği gibi, farklı türde aşılar da aynı günde yapılabilir. Bebeğinizin aynı bölgesine yapmamak kaydıyla bir mahsuru yoktur. Hatta karma aşı denilen bazı aşılar, tek enjeksiyonda uygulanmaktadır. Bu şekilde yan etkide artma (more…)

Aralık 6, 2010

Emzirme Döneminde Beslenme

Emzirme Döneminde Beslenme

Emzirme süreci, genellikle meme büyümesi, süt salgılanmasının başlaması ve başlayan sütbfeeding3.jpg salgılanmasının devamı olarak üç bölüme ayrılabilir. Bu süreç hormonlar tarafından kontrol edilir. Büyümenin çok hızlı olduğu yenidoğan döneminde,bebeğin hayatındaki en önemli konu beslenmedir. Anne sütü, bebek beslenmesinde yeri doldurulamayan bir doğa harikasıdır. Annenin günlük tükettiği besinlerin çeşit ve miktarı, vücut depo düzeyi, psikolojik durumu gibi etmenler, anne sütünün miktarını ve kalitesini etkiler. Anne sütü, bebeklerin büyüme ve gelişmelerini en iyi şekilde sağlamanın yanında, onları özellikle ishal olmak üzere pek çok bulaşıcı hastalıktan, kansızlıktan ve yaşamın ileri dönemlerinde ortaya çıkan kalp – damar hastalıklarından korur. Ayrıca anneve bebek arasında psikolojik bir bağın kurulmasına aracı olur.

Emziren anneler beslenmelerine dikkat etmeli !

Emzirme döneminde salgılanan süt, annenin aldığı besinlerin bir ürnüdür. Süt için gerekli olan besinler, anenin kendi gereksşnşmşne ek sayılmalıdır. Anneler, hangi şartlar altında olursa olsun, bebeğinin sağlığını geliştirecek ve büyümesini destekletecek yeterli kalite ve kantitede sütbreast_feeding.jpg üretebilirler. Ancak iyi beslenen annelerin sütlerinin kötü beslenen annelerin sütlerinden özellikle vitamince daha zengin olduğu araşrırmalarla kanıtlanmıştır. Emzirme döneminin başarılı bir şekilde geçirilmesi içingerekli koşullardan biri, annenin iyi beslenmesidir. Sağlıklı bir anne günde ortalama 700-800 ml süt salgılar. Emziren anennin yeterli süt salgılayabilmesi için günde, normal gereksinimine ek olarak yaklaşık 700 kaloriye ihtiyacı vardır. Bu miktarı500 kalorisi annenin yediklerinden, 200 ü ise hamilelikte kazanılan besin depolarından karşılnır. Eğer anne günlük alması gereken kalori miktarından 500 kalori yerine daha fazla miktarda alırsa kilo problemi yaşanır. Emziren annenin enerji ihtiyacının dışında özellikle protein, kalsiyum, demir (more…)

Aralık 3, 2010

Çocuklarda Uyku Apnesi

Çocuklarda Uyku Apnesi

Çoğunlukla orta yaşı geçmiş erkeklerin hastalığı olarak bilinen uyku apnesi (uykuda solunum kesilmesi) çocuklarda da görülebiliyor. Bu nedenle anne-babaların çocuklarının uyku düzenlerini takip etmeleri gerekiyor.

Uyku Apnesi Nedir ve Kimlerde Görülür ?gebe7.jpg

Gece uykusu esnasında solunumun durması olarak tanımlanabilen uyku apnesi yetişkinler kadar çocukları da tehdit eden bir hastalıktır. Üstelik çocuklarda tespit edilmesi daha güçtür. Okul öncesi çocuklarında bile apne sorunu görülebiliyor.

Uyku Apnesi Belirtileri

Şiddetli horlama belirtisi ile ortaya çıkan uyku apnesi, yetişkinlerde hastanın kendisi tarafından değil, yakınındaki biri, genellikle de eşleri tarafından fark edilir. Tek başına ya da konuyu anlayamayacak olan kardeşleri ile uyuyan çocuklarda ise apnenin neden olduğu horlama hiç fark edilmeyebilir. Ayrıca çocuklarda horlamanın uzunluğu ve şiddeti yetişkinlerdeki kadar fazla (more…)

Older Posts »

WordPress.com'da Blog Oluşturun.