gebelik doğum hamilelik yumurtlama günü

Kasım 25, 2010

Doğum Nasıl Merak Ediyormusunuz ?

Saniye saniye doğum

Doğum ve doğum evrelerini merak ediyor musunuz ? Öyleyse lütfen yazının tamamını okuyun.

Doğum çoğu zaman bilindik doğum belirtileriyle başlamayabilir. Tıbben doğum, mukoza tıkacının dışarıya atılması ve ardından sancılı rahim kasılmalarıyla başlayacaktır.

girls.gif

Mukoza tıkacının dışarı atılması, Gebeliğin devamı boyunca rahim boyunu tıkayan ve kan izi taşıyan sümüksü salgıların rahim ağzından atılması demektir. Mukoza tıkacının atılması işlemi, doğumdan 24 ila 48 saat öncesinde meydana gelebilir. Anne adayı bunu fark etmeyebilir. http://www.hamilemiyim.net

Sancılı rahim kasılmaları :

Hamileliğinizin son 30 gününe yaklaştığınızda hissedebileceğiniz kasılmaları karnınıza dokunarak ta hissedebilirsiniz. Kasılmaların belirli bir düzende değildir ve doğum başladıiğı anlamına gelmez. Bazı zamanlarada, çocuğun başı girmesine ya da basenin değişmelerine rastlayan sancılar da tek başına doğum başlangıcının habercisi değillerdir. Tam anlamıyla doğumun başladığının göstergesi kasılma ve sancıların aynı zamanda meydana gelmesidir. Doğumun tamamen başladığını, kasılmaların ve sancıların düzenli olması, giderek daha sıklaşması ve uzaması ile anlayabilirsiniz.

Doğumun başladığının en belirgin işareti nedir?

Eğer doğumunuzun başladığını düşünüyorsanız doktorunuzun size verdiği antispazmotik iki fitil yerleştirin. Eğer doğum başlamamışsa kasılmalar bu fitillerin etkisiyle azalacaktır ve bitecektir. Ancak gerçekten doğum başlamış ise fitillerin kasılmaları giderici bir etkisi olmayacaktır. (more…)

Eylül 17, 2010

Akraba Evliliği

d_sonrasi.jpg

Akraba Evliliği

Ülkemizdeki gibi akraba evliliklerinin yoğun olduğu ülkelerde, sakat bebek doğumları çok sık görülmektedir. Akraba evliliklerin görülmesinin sebepleri arasında genellikle, aileye ait mal varlığının dağılmaması, aile bireyleri arasındaki sevgi ve saygıyı korumak, akrabaların evlilik ve sosyo ekonomik beklentilerinin aynı olması ve karşı cinsle rahat iletişime girememe gibi etkenler sayılabilir. Akrabalar arasında yapılan evliliğe endogami denilmektedir.

Kalıtımın taşıyıcısı genlerdir. Bizler nesiller öncesinden gelen atalarımızın bize hediye ettiği genetik kalıtımla yaşama başlamaktayız. Vücudumuzun büyüyüp gelişmesi ve çalışması genlerimizin kontrolü altındadır. Yaşamın temel taşı olan gen�ler, bir DNA molekülündeki belirli bir özellik içeren kesitine verilen addır. Her bir gen ya da birkaç gen kümesi bizdeki bir özelliğin bilgisini içerir. Anne ve babadan eşit olarak geçen genler, bizdeki tüm yaşam duvarlarını örer. Genler hücrelerde bulunan kromozomların kısımlarıdır. Dolayısıyla genler, kromozomlarla birlikte çoğalarak, hücre bölündükçe yeni hücrelere geçerler. Kişide her genin, biri anneden biri babadan gelmiş olan iki kopyası (aleli) bulunur. Bazen genin bir kopyasının yapısı bozuktur ve bu bozuk kopya yüzde elli olasılıkla çocuğuna geçer. Bozuk bir gen, kişinin bazı vücut işlevlerinin bozulmasına neden olur.

Bir karaktere ait olan özelliğin diğerine baskın olması halinde o karaktere baskın (dominant) gen , baskın olmayan gen�e resesif (çekinik) gen denir. Bir karakterin çıkması, iki aynı gen frekansının karşılaşması demektir. Eğer bir hastalığa ait gen (resesif) anneden aktarılırken, babadan da aynı (resesif) gen ile karşılaşırsa o hastalık mutlaka doğacak olan çocukta çıkacaktır. Eğer , anneden resesif gen, babadan da dominant gen karşılaşırsa bu sefer doğacak çocuk da tıpkı anne ve babası gibi hastalığın taşıyıcısı olacak, ama o hastalık açığa çıkmayacaktır. Aynı karakterde iki resesif genin karşılıklı gelmesi çekinik alleller sonucu hastalık çıkar. Anne ve babadan iki baskın gen (dominant) alan çocuk (baskın alleller) ise tamamen sağlıklıdır.Dolayısı ile, akraba evliliklerinde aynı gen yapısına sahip olan ailede , resesif genlerin birbirleriyle karşılaşma ihtimalleri, daha fazla olacaktır.

Buna örnek olarak kahverengi ve mavi göz renklerini ele alalım. Kahverengi göz rengi dominant gen (baskın) olsun , diğeri için de mavi ise (çekinik) resesif gen diyelim. Anne-babadan birinin göz renginin mavi (m), diğerinin kahverengi (K) olduğunu düşünelim.

Bebekler anne-babalarından kalıtımla; kahverengi-kahverengi (KK), kahverengi-mavi (Km), mavi-kahverengi (mK) ve mavi-mavi (mm) genler gibi dört ihtimal almış olurlar. İlk üç durumda bebeğin gözleri kahverengi (baskın renk olduğu için), son şıkta ise mavi (çekinik renk olduğu için) olacaktır.

KK=K Km=K mK=K mm=m

İnsanlar birçok kalıtsal hastalığın genini taşır. Normal aile yapısında da hamilelikte çocuğun hastalıklı doğma olasılığı %25, taşıyıcı olma olasılığı %50, genin bozuk kopyasını hiç almamış olma olasılığı ise %25’tir. Akraba evliliklerinde aynı soydan geldikleri için anne ve babanın aynı genin bozuk kopyasını taşıma, yani hastalığın taşıyıcısı olma olasılığı çok yüksek olduğundan çocuklarında hastalıkların oluşma şansı çok daha fazladır.

İşte akraba ile evlenme, zararlı baskın ve çekinik genlerin üst üste gelerek frekanslarının çakışması sonucu ortaya çıkma ihtimalini artırdığından genetik hastalıkların görülmesine yol açabilmektedir. Bunların çocukta görülmesi için ana ve babanın her ikisinin de en az bir zararlı çekinik gene sahip olması gerekir. Biraz önceki göz rengi örneğinde olduğu gibi, mavi göz renginin çekinik genleri, hem anneden hem babadan gelirse, çocuk mavi gözlü olacaktır. Dolayısı ile akraba evliliklerinde aynı gen yapısına sahip olan ailede , zararlı (resesif) genlerin birbirleriyle karşılaşma olasılığı fazla olacaktır. Akraba ile evlenme, kalıtımla geçen hastalıkların bulunduğu ailelerde bu yönden sakıncalıdır. Böyle durumlarda bazı çekinik genler çakışabilecek ve böylelikle hasta çocukların doğma ihtimali artacaktır. Hastalığın çıkması, iki resesif genin karşılık olarak bir araya gelmesi demektir. Bilindiği üzere resesif genler hastalık taşıyan genlerdir.

Ailede genetik dağılım ,erkek ve kız kardeşlerde, genellikle genlerin yarısı birbirinin aynıdır. Gen ortaklarının oranları, akrabalık uzaklaştıkça küçülür. Torunlar, dede ve ninelerin dörtte bir genine sahiptir. Yeğenlerin genleri ise, genellikle amca ve halalarının, dayı ve teyzelerinin dörtte bir genine eşittir. Daha uzak akrabalıklarda bu oran, kardeş çocuklarında olduğu gibi sekizde bire düşmektedir.

Kan uyuşması çözüm müdür?

Akraba evliliğinde Kan uyuşmazlığı kan grubu ile değil kanınızdaki Rh faktörü ile ilgilidir. Yalnızca kadının Rh – , erkeğin ise Rh + olduğu durumlarda oluşabilir. Kan gruplarının uyuştuğu hallerde doğum sonrasında çocuklarda kalıtımsal hastalıklar görülmüştür.Erkekte bulunan Rh faktörünün genetik aktarımla ana karnındaki fetüste ortaya çıkması anne ile bebek arasında bir kan uyuşmazlığının ortaya çıkmasına neden olacaktır.

Günümüzde akraba evliliklerinde en çok görülen hastalıklar; zekâ geriliği (fenilketonüri), Akdeniz Anemisi, Alzeimer, Parkinson, Huntington hastalığı ve nöron ölümüdür, özürlü ve ölü doğumlar da bu örnekler arsında sayılmaktadır.

Çocuk Doğmadan Önce Kalıtsal Bir Hastalığın Tanısı Konulabilir mi?

Gen analizi de denilen DNA analizi yöntemleriyle artık hamileliğin ilk üç ayında birçok hastalığın tanısı konulabilmektedir.Genetik bilimin gelişmesi ile bazı hastalıklarda daha anne karnında müdahale çalışmaları hız kazanmıştır. Bebeğin anne karnında içinde yüzdüğü sıvıdan, ya da beslenmesini saglayan kordondan alınan sıvıların incelenmesiyle bir anormallik olup olmadığı % 93 oranında kesinleştirilebiliyor.Yapılan testlerde, anne karnındaki bebeğin ense kalınlığı ölçülüyor. Bebeğin ensesinde fazla sıvı birikmesi, doğuştan zekâ geriliği anlamına gelen Down sendromunun habercisi olabiliyor. Ayrıca bazı kromozom bozukluklarında ve doğumsal kalp hastalıklarında da bebeklerin ense kalınlığı artıyor. Bu çalışmalar ilerisi için umut veren gelişmelerle devam etmektedir.

Haziran 27, 2010

Tüp Bebek Tedavisi İlaçları

Filed under: Tüp Bebek — Etiketler:, , , , , — pics @ 8:16 pm

Tüp bebek uygulamalarında hastaların durumuna göre belirlenmiş ilaç kombinasyonları vardır. Bu kombinasyonlar geniş araştırmalar sonucu ortaya çıkmaktadır. Hasta değerlendirildikten sonra elde edilen sonuçlara göre kişiye özel uygun ilaç protokolü seçilir. Kişiye özel ilaçlar seçilirken şu faktörler göz önünde bulundurulur: Kadının yaşı, yumurtalık rezervi, önceki tedavi sonuçları, vücut kitle endeksi, şiddetli endometriyozis hastalığının olmaması, polistik over varlığı, ailede meme kanseri vakaları olup olmadığı.

Mart 20, 2010

Dış Gebelik

Dış gebelik embriyonun rahim dışında herhangi bir yere tutunmasıdır. Tüm hamileliklerin yaklaşık yüzde ikisi bu biçimde oluşur. Büyük çoğunluğu tüplerde meydana gelir. Az bir kısmı da karın içerisinde ya da rahmin ağız kısmında yerleşebilir. Heterotopik gebelik hem rahim içerisinde ve hem de dışında gebeliğin birlikte görülmesidir. Normalde çok nadir görülür.

Dış Gebelik Neden olur?
Dış gebelik riskinin özellikle progesteron içeren rahim içi araç (RIA) kullanımı, tüplerin hastalığı ve cerrahi müdahaleye uğraması ve sentetik bir hormon olan dietilstilbesterola maruz kalma, endometriyozis ve ovulasyon indüksiyon ajanlarının kullanım gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak artabileceği bildirilmektedir. Dış gebelik, acil cerrahi müdahale gerektirdiği için zamanında tanı koymak önemlidir

Dış Gebelik Nasıl anlaşılır?
Tablo çok değişkendir. Hastalar tipik olarak kanama ve alt karın bölgesinde ağrı ile başvururlar. Her iki belirtinin de şiddeti değişebilir ve bunlara bazen bayılma, baş dönmesi veya boyun ve omuz ağrısı eşlik edebilir. Dış gebeliğin en sık görülen belirtileri ağrı ve gebelik sonrası anormal vajinal kanamadır. Bazen az miktarda koyu kahverengi kanama şeklinde kendini gösterebilir.

Başka birçok hastalıkta da bu ve buna benzer belirtiler olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle yapılacak dikkatli bir muayene ve tetkiklerle bunlar ayırt edilmelidir. Örneğin, Salpenjit, düşük tehdidi, apendisit, ovarian torsiyon gibi başka birçok farklı hastalıkta bu belirtiler görülebilir.

Dış Gebelik Tanısı Nasıl Konur?
Ilk yapılacak tetkik gebelik testidir. Daha sonra diğer kan ve hormon tetkikleriyle birlikte ultrasaund ile gebelik kesesi izlenmeye çalışılır. Bazen çok açık bir klinik tablo görülmez, o zaman seri halde yapılacak hormon analizleri ile tablonon seyrini izlemek gerekebilir.

Dış Gebelik Nasıl tedavi edilir?
Başlangıçta tedavi kararı hastanın durumuna göre verilir. Cerrahi tedavi kararı, kanamanın hızı, hastanın hayati tehlikesinin olup olmaması, tüpündeki hasarın boyutu ve gelecekteki gebelik istemi göz önünde bulundurularak verilir. Laparoskopik ya da açık ameliyatla ilgili taraftaki tüpün tümden ya da kısmen alınması en iyi tedavi şeklidir. http://www.hamilemiyim.net Ilaç tedavisi metotreksat (MTX) ile yapılır. MTX, fetal hücreler, trofoblast, kemik iliği hücreleri, ağız içi ve barsak mukozası gibi hızlı çoğalan hücreleri hedefler. Bazen şiddetli de olabilen ve doz ve süreye bağlı yan etkilerden dolayı tekrarlayan kullanımı sınırlıdır.

Mart 9, 2010

Düşük

Filed under: Doğum — Etiketler:, , , , , , , — pics @ 3:21 pm

Gebelik 20. haftasına gelmeden önce sonlanırsa bu durum düşük olarak adlandırılmaktadır. Düşüğün pek çok farklı nedeni olablir. Yapılan araştırmalara göre düşüklerin % 70 i kromozom anomalileri kaynaklıdır. Kromozom anomalileri kaynaklı düşükler genel olarak gebeliğin ilk 2 ayında meydana gelmektedir.

Diğer düşük nedenleri olarak; kadının rahminde ur olması, kadının çift rahim olması, rahmin küçük olması, rahim içindeki yapışıklıklar ve rahim ağzının yetersiz olması düşük yapan nedenler arasında sayılabilir. Anne adayında şeker hastalığı, tiroid, hipertansiyon hastalığı ve anne babanın kan uyuşmazlığı düşük oluşmasına neden olabilir. Bu rahatsızlıkların düşüğe neden olmaması için, önceden önlem alınmalı ve gerekli tedavi reafakatinde gebelik süreci izlenmelidir.

Gebelik sürecinde anne adayının herhangi bir enfeksiyon geçirmesi de, düşük (more…)

Şubat 18, 2010

Şiddetli Erkek Kısırlığı

Kısırlık sorunlarında, erkek faktörü olan vakalarda tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı erkeğin sperminden kaynaklanabilir. Spermin baş bölgesi genetik meteryali içeren çekirdek kısmını taşır. Bu bölgede bulunan vakuol denilen yapılar, sperm DNA sında hasar olduğunun göstergesi olabilir. Sperm DNA hasarı döllenmede başarısızlık, embriyo gelişiminde yavaşlama veya duraksamaya neden olabilir. Yada embriyoların iyi gelişmemesine neden olabilir. Bu durum tüp bebek tedavisinde başarısızlığa yol açar.

Son yıllarda tüp bebek alanındaki teknolojik gelişmelerden biri, yüksek mikroskop büyütmesiyle sperm başında yer alan ve DNA hasarı yapan anormalliklerin saptanabilmesidir. Bu amaçla spermler normalde bakılan 200-400 büyütme yerine 6 bin kez büyütülerek seçilmektedir. Böylece mikroenjeksiyon için yüksek seçim yapılıyor. IMSI denilen bu teknikte özel seçim yapılmış spermlerle daha iyi embriyo gelişimi ve daha yüksek blastosistle giden (more…)

Ocak 26, 2010

Gebeliği önleyici haplar

Gebeliği önleyici haplar, kadınlık hormonları içerir. Her gün düzenli ağızdan alındığında, yumurtlama oluşumunu engeller. Bunun yanında, rahim ağzındaki salgıları kalınlaştırarak spermin geçip rahime ulaşmasınengel olur. Doğum kontrolünde çok etkili bir yöntemdir ancak cinsel ilişki olsa da olmasa da her gün aynı saatte unutulmadan alınmalıdır. Hap alınması unutursa, hamilelik tehlikesi doğar. Daha önce hiç hamile kalmamış kadınlar rahatlıkla kullanabilir. (more…)

Ocak 7, 2010

Doğum Kontrol Hapları

Filed under: Uncategorized — Etiketler: — pics @ 10:45 am

Doğum Kontrol Hapları Kilo Aldır mı?
Doğum kontrol hapları, içinde bulunan progesteron maddesi nedeniyle vücutta su tutulmasına neden olur. Her kadında farklı etkisi görülmekle birlikte, biriken madde su olduğundan, kalıcı bir kilo alma durumu söz konusu değildir. Ancak haplar bir miktar iştah artışı etkisi ortaya çıkarabilir. Bu etki de kişiden kişiye değişmekle beraber günümüzde kullanılan düşük dozlu  hapların anlamlı bir iştah artışına ve buna bağlı olarak gıda alımının artması sonucu kilo artışına neden olmaları beklenmez.

Kilo alabilirim tedirginliği nedeniyle doğum kontrol hapını bir doüum kontrol yöntemi olarak kullanmaktan kaçınıyor iseniz, 3-4 aylık bir deneme yapabilirsiniz. Bu süre sonunda hapların sizde kilo aldırıcı etkisi olup olmadığı ortaya çıkacaktır. Sonuca göre haplara devam edebilir veya diğer yöntemlere geçiş yapabilirsiniz.

Doğum Kontrol Hapları Tüylenme Yapar mı?

Doğum kontrol haplarının içeriğinde yer alan progesteron maddesi ve hapların yapımında en az testosteron etkisi bulunan progesteron türevi ilaçlar kullanılır. Bu nedenle hapların tüylenmeyi artırması beklenmez. Tam tersine tüylenme tedavisinde doğum kontrol hapları birinci basamak tedavi olarak uzun zamandan beri kullanılmaktadırlar.

Doğum Kontrol Hapları Kısırlığa Neden Olur mu?
Haplar bırakıldıktan sonra hapların sağladığı kan hormon seviyeleri kısa zamanda azalır ve günler içinde hap almadan önceki seviyelerine geri döner. Hapların kalıcı hormon bozukluğu yaptıklarına dair hiçbir bilimsel veri yoktur ve teorik olarak da mümkün görünmemektedir.

Kişisel farklılıklara bağlı olarak yumurtlamanın (yani gebe kalabilirliğin) geri dönüşü bir-iki ay gecikebilir, bu süreden daha fazla bir gecikme oldukça ender görülen bir durumdur.

Özetle söylemek gerekirse bir kadın doğum kontrol hapı kullanımına başlarken gebe kalabilme açısından neredeyse, yani gebe kalabilirliği ne düzeydeyse, hapı bıraktıktan sonra bu özelliğine geri dönecektir. Dikkat edilmesi gereken nokta kadının doğum kontrol hapını kullanma süresidir. Örnek olarak 30 yaşında hap kullanmaya başlamış bir kadın kullanıma 5 yıl sonra son verdiğinde gebe kalabilirliği azalmış olacaktır. Bu azalmanın nedeni 5 yıl boyunca hap kullanması değil, gebe kalabilirlikte yaşa bağlı olarak doğal olarak görülen azalma eğilimidir.

Doğum Kontrol Hapları Kanser Yapar mı?
Elimizdeki veriler doğum kontrol hapı kullanımının rahim ve yumurtalık kanseri ortaya çıkma riskini azalttığını göstermektedir. Meme kanseri konusunda veriler çelişmekle beraber, haplar muhtemelen 5 senelik kullanımda bu kanser türünün ortaya çıkma riski üzerinde etkisizdirler. Daha uzun süreli kullanımda hapların meme kanseri riskini artırdığına dair bulgular mevcut olmakla beraber kesin bir bilgi yoktur.

Rahim ağzı kanseri üzerinde hapların bir etkisi olmasının beklenmemesiyle beraber, hap kullanan kadınlarda rahim ağzı kanserlerinin öncüleri daha sık yakalanmaktadır. Bunun nedeni muhtemelen hap kullanan kadınların yıllık jinekolojik muayenelerini aksatmamaları ve rahim ağzı kanseri öncüsü lezyonların papsmear kanser tarama testiyle henüz belirti vermeyen bir aşamada saptanabilir olmasıdır.

Doğum Kontrol Hapları Her gün aynı saatte mi alınmalıdır
Hapları almak için hatırlamanız gereken yalnızca şudur: günde bir kez ve günün aynı zaman diliminde (tercihinize göre sabah, öğlen veya akşam). Bir günden diğerine üç dört saatlik bir farklılığın hiçbir olumsuz etkisi yoktur. Bir gün hap almayı unutursanız, ertesi gün iki tane birden aldığınızda hapların koruyuculuğunda bir azalma olmaz. Bunu alışkanlık haline getirmediğiniz sürece her adet döngüsünde ilacı bir veya iki kez unutmanızın hapların koruyuculuğu üzerinde olumsuz bir etkisi olmaz.

« Newer Posts

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.